20 Şubat 2011
Yarı açık cezaevi tabiri ile çok karşılaşmıştım da yarı açık hastanede ilk defa bulunuyordum. Önce gidip kayıt yaptırılıyordu, 100 rupi karşılığında hem sıra numarası hem de boş reçete alınıyordu. Sonra da sıranın gelmesi için oturulup bekleniyordu. Hemşire bacağımı görünce doğrudan beni içeri aldı. Doktor hemen hemşireye gidip yaranın temizlenmesi gerektiğini söyledi. Oysa henüz ishalimden ve bayıldığımdan bile bahsedemeden kendimi başka bir odada buldum. Yarayı temizleyip antibiyotikli krem sürdükten sonra ilk işim hastane tuvaletini ziyaret etmek oldu. Bacağım acımıyordu, o yüzden benim için öncelik bağırsaklarımdı, doktorun yanına tekrar gittim. Önce tansiyonumu ölçtüler, hayrettir ki 11’e 6 çıktı. Genelde hep düşüktür. Sonra kilomu ölçtüler. 50 kilonun altına düşmüşüm, oysa kilo aldım sanıyordum. En sonunda doktora şikayetlerimi anlattığımda gıda zehirlenmesi olduğumu söyleyip reçeteyi doldurdu.
İlaç alacağımı duyunca rahatladım. Eczanenin
orada Geoffrey ilaçlarımı almakla meşgulken oda arkadaşım Gary’e rastladım. Meğer
o da bağırsakları için ilaç almaya gelmiş. Halimi ve özellikle de yaramı
görünce panikledi. İrem’i görürse beni aramasını söylemesini rica ettim.
Geoffrey’den bana ulaşabileceği için telefonu İrem’e bırakmıştım.
Hastaneden çıkıp eve geldiğimizde uzandım. Bacağımın
acımaması bana hala garip geliyordu. Artık birkaç gün burada kalacaktım,
toparladığımda da Sadhana’ya dönecektim. Muhtemelen Pazartesi komün yaşamıma
tekrar kavuşacaktım.
İrem ile konuşup olanları anlattığımda ertesi
sabah doğrudan eve geldi. Birkaç gün boyunca bana hastabakıcılık yapacaktı. Kazadan
iki gün sonra sabah uyandığımda ise yürüyemiyordum. Ayağa kalktığımda o kadar
büyük bir acı duyuyordum ki bayılacak gibi oluyordum. Yanlış birşeyler olduğunu
düşündüm. İçgüdülerim bana doktora gitmem gerektiğini söylüyordu ve ben artık
içgüdülerimi dinlemem gerektiğini biliyordum.
Doktor hemen gördü beni, enfeksiyon kapmışım.
Hemen 5 günlük antibiyotik yazdı ve yaramın temizlenmesi için yine pansumana
gönderdi. Her gün pansumana gelmem gerektiğini söyledi.
Hemşire yaranın üzerine birikmiş ölü derileri
temizlemesi gerektiğini söyledi ve işleme başladı. Acıdan yine bayılacak gibi
oldum.
Ertesi gün gittiğimde başka bir hemşire vardı,
pek temizlik yapmadı, sadece bantlarımı değiştirdi.
Ertesi gün en sonunda işinin ehli bir hemşire
ile karşılaştım. Hala yürüyemediğimden bahsettim. Üstelik devamlı da ateşim
vardı. enfeksiyon geçmemişti. Yaramda hala çok fazla ölü deri olduğundan ve
hepsinin temizlenmeden iyileşmemin imkansız olduğunu söyledi ve operasyona
başladı.
O ne acıydı öyle! Dağdan yuvarlandığımda dahi
bu kadar acı çekmemiştim. Yarayı kazıyorlardı, kimi zaman jiletle kimi zaman cımbız
gibi bir aletle. Yarım saat sonra artık dayanma gücüm kalmamıştı. Beni
uyuşturun diye yalvarmaya başladım. Hemşire geri kalanı ertesi günü
tamamlayacağını söyledi.
Bir gün sonra gittiğimde bana önce ağrı
kesici iğnesi yaptılar, etkisini göstermesi için bir saat bekledikten sonra
operasyona başladılar. Yine aynı tanıdık acıydı. Dayanmam gerektiğini
biliyordum. Sesimi çıkarmak istemiyordum. Hemşire daha fazla acı çekmemem için
bir noktada durdu. Devam et dedim, bunun bitmesi gerekiyordu bir an önce.
İçimden bayılmak ve acıyı hissetmemek için dua ediyordum. Ama bir mucize oldu
ve hissetmemeye başladım, hem de kendimden geçmeden. Yaranın hepsini o gün
temizlediler. İyi olacağımı, iyileşip tekrar yürüyeceğimi düşündüm.
Ertesi gün gittiğimizde ölü deri gene
fışkırmıştı yaradan. Artık temizliyorlar temizliyorlar ama hiçbir şeye
yaramıyordu, enfeksiyon bir türlü bitmiyordu. Yaranın bir kısmı çok feci zarar
görmüştü ve üzeri bir türlü temizlenemiyordu.
Çaresizliğim acı ile birleştiğinde daha fazla
kendimi tutamadım ve ağladım.
Yarı açık cezaevi tabiri ile çok karşılaşmıştım da yarı açık hastanede ilk defa bulunuyordum. Önce gidip kayıt yaptırılıyordu, 100 rupi karşılığında hem sıra numarası hem de boş reçete alınıyordu. Sonra da sıranın gelmesi için oturulup bekleniyordu. Hemşire bacağımı görünce doğrudan beni içeri aldı. Doktor hemen hemşireye gidip yaranın temizlenmesi gerektiğini söyledi. Oysa henüz ishalimden ve bayıldığımdan bile bahsedemeden kendimi başka bir odada buldum. Yarayı temizleyip antibiyotikli krem sürdükten sonra ilk işim hastane tuvaletini ziyaret etmek oldu. Bacağım acımıyordu, o yüzden benim için öncelik bağırsaklarımdı, doktorun yanına tekrar gittim. Önce tansiyonumu ölçtüler, hayrettir ki 11’e 6 çıktı. Genelde hep düşüktür. Sonra kilomu ölçtüler. 50 kilonun altına düşmüşüm, oysa kilo aldım sanıyordum. En sonunda doktora şikayetlerimi anlattığımda gıda zehirlenmesi olduğumu söyleyip reçeteyi doldurdu.