9 Aralık 2010 Perşembe

3606 mil uzakliktaki bir adada... COLOMBO - SRI LANKA

9 Aralık 2010
Dubai'den ayrilip Sharjah'a geldigimizde tek dusundugumuz ucaga binip yine uyumakti. Kontrollerden gectik, kalabaligi yardik, hatta agzimiza birkac lokma bile atip ucaga vardik. Bu sefer ucak kalabalikti. Colombo daha popüler bir destinasyon olsa gerek diye dusunduk. Hatta ucaga girdigimizde fark ettik ki Irem ile yanyana bile oturamiyorduk. Sansli olan bendim ama, pencere kenari bana dusmustu.
Havaalanında bir Aslı...
Ucak kalkmak icin pistte yol alirken artik dayanamayip yanimda hala cep telefonu ile konusmakta olan ablaya soylendim: "E kapasan da olmesek be abla". Turkce soylemis olsam da ses tonumdan ve ates sacan gozlerimden anladi ne demek istedigimi ve hemen kapatti. Ben de uyudum. Girdigimiz binlerce turbülans bana besik gibi geldi, 4 saat 15 dakika boyunca sallana sallana ucarak sabah 3.30 sularinda havaalanina vardik. (Turkiye saati ile 00:00)
Ilk defa Turklerden vize istemeyen bir ulkeye giris yapmanin heyecanini yasiyordum ki pasaport kuyrugunda basladi kafamdaki tilkiler dile gelmeye: Asli, ya yanlis baktiysan ve burasi da vize istiyorsa? Ya memur tipini begenmez ve giremezsin kardesim buraya derse? Ya kalacagin yerden rotana kadar her ince detayi sorup cevaplari tatminkar bulmayip Sri Lanka'ya giris yapmaktan hayatim boyunca seni men ederse? Allahtan bu paranoyak dusuncelerimi dagitan etraftaki Buda heykelcikleri oldu. Sira gelip giris muhru pasaportuma basilinca icim en sonunda rahat etti.
Bagajlarimiza da sag salim kavusunca havaalanini dolasmaya basladik. Colombo'da bizi agirlayacak ev sahibimizin Johnny Walker siparisini alarak cikisa dogru yonlendik. Once biraz para bozduralim dedik. Normalde karsina cikan bir döviz burosuna gidip isini halledersin degil mi? Ama burasi Sri Lanka; dolayisiyla hersey turist avi ile ilintili. Yanyana dizilmis burolarda calisanlarin hepsi ciglik cigliga; abla bu tarafa, abla bize gel (tabi bu Turk pazar dili, normalde sadece A, O, Hey diye bagiriyorlar)En fazla samata cikarana gittik Irem'in istegi uzerine ve ilk Sri Lanka rupilerimize kavustuk. 1 dolar = 109,68 rupi.
Turist ofisinden otobus duragi hakkinda bilgi alip disari ciktik. Once servisle otobus duragina gidip oradan da 28 km uzakliktaki Colombo'ya giden otobuse binecektik.
Havaalani onu hinca hinc doluydu. Bagirismalar cagirismalar arasinda ayrica her adimda bir taksici gelip "sizi gotureyim" diyordu. Hafif bir akli karisiklik ya da bocalama taksicinin daha da konusmasina, bizi kolumuzdan tuttugu gibi bir yere surukleyecegine inanmaya basladim. Kesin cevaplar verdim: "Hayir, otobusle gidecegiz".
Servisi beklemeye basladigimizda etraftaki askerler dikkatimi cekti. her yerde kocaman tufekleri ile dolasiyorlardi, ustune ustluk bir de bagirip cagiriyorlardi. Daha once yaptigim arastirmaya gore burasi demokratik sosyalist bir cumhuriyetti guya. Bir de Tamil Kaplanlarinin terorist saldirilari da sona ermis deniyordu. Dolayisiyla, bu kadar askerin ne yaptigi hakkinda bir fikir yurutemedim.
Servis geldi, soforle konustuk ve tam biniyorduk ki bir asker hepimizi indirdi. Tabi uslu kizlar olarak emre karsi gelmeden halkla birlikte beklemeye koyulduk. Servis otobusu askerle birlikte uzaklasti. Yarim saat sonra ayni otobus geri geldi, icinde 10-15 tane askerle birlikte. Kanimca onlari almaya gitmisti. En sonunda bindik servise ve otobus duraklarina dogru yola ciktik.
Hafif ruzgarla burnuma yasemin kokusu geldi ve herkese gulumsemeye basladim. Havaalanindan ciktigimizda suratimiza carpan o rahatsiz edici nem yok olmustu. Yagmur sonrasi ferahligi vardi.
Servisten inip etrafimizda 360 derece dondukten sonra binmemiz gereken otobusu bulduk, rengarenk boyanmis otobusun muavini COLOMBO, COLOMBO diye bagiriyordu.
Ondan sonrasi 80 li yillardaki Cicek Abbas zamanlarindaki minibus hikayesi: Yuksek sesle muzik,
Otobüs içi. pek eğlenceli
bagirarak konusan insanlar... Isin komik yani otobuste Desperado filminin muziginin calmasiydi, o yuzden de bir an supheye dustum, asya diye guney amerika'ya gelmis olmamiz mumkun muydu?
Irem ile aptal aptal etrafi seyretmeye koyulduk. Insanlar biniyor, iniyor, bagiriyor, 200 rupi oduyor, muavin her durakta colombo, colombo diyor... Yarim saat sonra inmemiz gereken yere (Pettah) kavustuk.
Ben daha otobusten inmemistim ki Irem bir baktim bir riksa (tuk tuk) soforu ile pazarliga baslamisti. Kalacagimiz evin sahibi bu konuda bizi uyarmisti, mutlaka pazarlik edin demisti. En sonunda 200 rupiye anlasip ilk tuk tuk deneyimimizi yasadik.

İlk rikşa-tuktuk turu
Hava kapaliydi, 5 dakika sonra gidecegimiz yere vardik ve kalacagimiz evi bulduk. Yani ne diyeyim, herhalde hayatimda boyle bir luks yasamadim. Zira bir rezidansin 24. kati idi, sol tarafta gol sag tarafta ise okyanus... Harika bir balkon. Minimal mobilyalar. Bize ayrilmis ozel bir oda...
Vardigimizda ev sahibimiz olan Avusturyali adam spor salonuna gitmisti ve kapiyi da bizim icin acik birakmisti. Hemen dusa girdik. Uzerimizde hem Turkiye hem de Birlesik Arap emirlikleri kokusu sinmis giysileri degistirdik. Uyumak icin hala dayanmak zorundaydik, zira ev sahibini beklememiz gerekiyordu.
Kahveyi koyuncaya kadar geldi allahtan. Hemen basladik sohbete. Bir Avusturya firmasinda proje koordinatoru olarak calisiyormus Georg ve 2 senedir de burada yasiyormus. Kendisinden Sri Lanka hakkinda genel bir bilgi aldik. Zaten ilk sorum da bu kadar asker olmasinin nedeni oldu. Gecen sene daha betermis, teror saldirilarinin devam ettigi donemlerde kontrol icin bizi en az bes defa durduruyorlardi dedi. Simdi daha azalmis ama yine de kuvvet gosterisi baabinda askerler her yerde. Teror grubunun liderini olduren su anki baskan, ulke her ne kadar cumhuriyetle yönetiliyor olsa da "dünyada ilk kez terörü bitiren baskan benim" sifatiyla hafif bir diktatör havasina girmis. Ama esas vurusu yapan ordu generali de politikaya soyununca birbirlerini yemeye baslamislar.
Ulkenin %60'ini Sinhala, %30 kadarini da Tamiller olusturuyormus. Tamiller daha ziyade adanin kuzeyinde yasiyorlar. Tabelalarda ve reklamlarda ilgimi ceken de bu iki halkin dillerinin de yaziliyor olmasi, tabi bir de Ingilizce. Hemen hemen herkes biraz Ingilizce biliyor. Ama anlayana. Ne Irem ne de ben, tek kelime anlamadik konustuklarindan.

Sri Lanka manzaramız.
Georg ise gittiginde biz de en sonunda uyuduk. Ogleden sonra uyanip biraz gezmeyi planliyorduk ama uyandigimizda kendimize gelmemiz aksami buldu. Sadece ufak bir yuruyus yapmak icin disari ciktik, ama elimizdeki haritanin yanlisligi ve insanlarin da "bilmiyorum" yerine bambaska yönleri gostermeleri uzerine kaybolduk. Tabi yakalandigimiz muson yagmuru da olaya ayri bir zevk katti. Geri dondugumuzde kelimenin anlamiyla donumuza kadar islanmistik.
Yine de dunyanin obür ucunda olmanin, hayalimizi gerceklestirmek adina girdigimiz bu maceranin hazzi ile gülümsüyorduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder