Tren manzaramız |
Her ne kadar zorladıysak da fazla erken kalkamadık. İrem de biraz hasta olduğundan endişeliydim, yola düşüp düşmemek konusunda şüphelerim vardı. Ama İrem yola çıkabileceğini, gerçekten de iyi hissettiğini söyleyince daha fazla ısrar etmedim. Hamad bizi istasyona bıraktı. Backwaters turu için Alleppey’e gidiyorduk ve sadece birbuçuk saat uzaklıkta idi.
Tren, ilk defa boştu. Muhtemelen festival etkisi. Gün Hindistan’ın kurtuluş günüydü ve her yer tatildi. Hala uykum vardı, gayet hintvari şekilde ayakklabılarım çıkarıp oturduğumuz sıraya uzandım ve uyudum, tam bir buçuk saat tatlı tatlı kendimden geçtim.
İstasyondan şehrin merkezine gitmek için otobüse bindik. Kerala eyaleti turistik bir yer olduğu için yerel halk beyaz insana alışıktı ve kendimizi uzun süreden beri ilk defa artık hayvanat bahçesindeki maymunlar gibi hissetmeyi bırakmıştık. Şehrin merkezine yakın bir yerde inip oda aramaya başladık.
İlk girdiğimiz yer büyük öğrenci yurduna benziyordu, gri, sıvaları dökülmüş ve karanlık. Ben resepsiyondaki adamla pazarlık yaparken İrem odalara bakmak için yukarı çıktı. Adam 190 rupi istiyordu oda için, bense 150’ye indirme peşindeydim. Bana ukala ve oldukça sinir bozucu bir tavırla Hindistan’da 150 rupiye kalmamın imkansız olduğunu söyleyip yalancı olduğumu ima edince beynimden vurulmuşa döndüm. İrem odaya ölse bitse de orada asla kalmamaya karar vermiştim ki arkadaşım da o sırada gelip bana ‘hadi gidiyoruz’ işaretini verdi.
‘Fazla kasvetli idi, tabuta girmiş gibi hissettim’ dedi dışarı çıkıp merkeze doğru yürümeye başladığımızda. Uzun süre yürüdük, bir sürü yere girip çıktık, ya tiplerini ya da fiyatları beğenmedik. En sonunda bir tane turizm bürosu bulduk. Adamlara oda aradığımızı söylüyorduk, adamlar bize Backwaters turu satmaya çalışıyorlardı. En sonunda derdimizi dinlemeye karar verdiklerinde, birkaç telefon ettiler ve bize oda buldular, 300 rupiye. ‘Bizim o kadar bütçemiz yok ki’ deme çabalarımız sonuç vermedi, otel sahibi bir anda belirdi. Gene afakanlar basmıştı bana. Başladım biz en fazla 200
Kanallar |
Ama bazı durumlar vardır ve bazı insanlar vardı. O insanların iç güzelliği, saflığı gözlerine ve yüzüne o kadar yansımıştır ki numara yapmayı, yalan söylemeyi imkansızlaştırır. Otelde odayı gösteren 16 yaşındaki çocuk da bu insanlardan biri idi. Bir cümle ettikten sonra gülmeye başladım ve oyundan direkt vazgeçip anahtarları aldım.
Öğleden sonra olmuştu. Backwaters turu yapmaya zamanımız kalmamıştı. O yüzden sadece dışarıya çıkıp kahve içmeye karar verdik. Ama önce pasaportları kaydettirmemiz gerekiyordu. Her otele girişte binlerce soruyu cevaplamamızın yanı sıra Kerala’da bir de pasaportların fotokopisini istiyorlardı.Hem kaydımızı yapıyor hem de sohbet ediyorduk ki bu daha önce uğrayıp bize otel ayarlamaya ve tur satmaya çalışan devlet turizm ofisinden bahsetmeye başladık ve neden bu otelin ismini vermediklerini sorduğumuzda onların komisyonla çalıştıklarını, o yüzden sadece para aldıkları yerleri önerdiklerini söylediler. İrem ertesi gün oraya bir uğramaya karar verdi...
Allepey’in merkezinin pek çekici bir yanı yoktu açıkçası. Sadece şehrin içinden Backwaters adı verilen nehrin kolları geçiyordu, turlar da buradan yapılıyordu. Şehrin içinde kalmaktansa deniz kenarında kahve içmeye karar verdik ve otobüse binip 15 dakikalık mesafedeki sahile gittik.
Buranın sahil kasabası olmasına rağmen deniz özelliğinin fazla ön plana çıkarılmamasının nedeni bir bakışta anlaşılıyordu. Fazlasıyla düzensiz ve kirliydi. Yine de gün batımı denizin üzerinden olacaktı. O yüzden gözümüze ilişen muz bahçesi içerisindeki kafeye oturduk.
Nepal’den gelen garsonumuzla konuşurken onun Varkala’dan buraya geldiğini öğrendik. Yani bizim
Gün batımı |
Backwaters turları çok pahalı olduğundan nehirde dolaşıp bir tatlı huzur almak yerine devletin Allepey’den kalkıp Backwaters’ı izleyerek Kottalayam’a giden tekneleri vardı. Normalde halkın gündelik ulaşım ihtiyacını karşılamak için kullandığı bu tekne yolculuğu 2,5 saat sürüyordu. İlki sabah 8’de idi ve biz de onu yakaladık.
Gecesi 5000 rupilik yüzen evler... |
Kottalayam’a vardığımızda nehrin üzerinde sallana sallana geçirdiğimiz yolculuk dolayısıyla sersemledim. Aynı tekne ile geri döneceğimiz için iskelede beklemeye başladık. O sırada ‘beyaz’ bir ağır abi geldi, 50 yaşlarında, uzun beyaz saçlı, her tarafı dövmeli. Sigara içerken muhabbet etmeye başladık. Avusturyalıymış, ama İsviçre’de yaşıyormuş. Her sene de Hindistan’a gelip önce 1 ay kadar Goa’da kalıp ardından da geziyormuş. Abinin Almanca ile karışık aksanını anlamakta zorlanınca konuşmayı bitirip teknede uyumaya gittim.
Vardığımızda toprağı öptük. İrem sıkıntının da vermiş olduğu sinirle turizm ofisine gidip ortalığı dağıttı. Dünkü bize kaba davranışlarını ödetti diyelim kısaca. (Çok kanlı olmadı, ama bıraktığımızda şaşkınlığın en az 1 saat kadar suratlarında kaldığına eminim)
Restorandan çıktığımızda nehir yolculuğunun
yorgunluğu bir anda mucizevi bir gülümseme ile ortadan kalkmıştı. Hergün böyle
bir gülümseme ile karşılaşsam herhalde Everest’e bile tırmanma enerjisini
bulabilirim.
Alleppey'de ilerlerken... |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder