25 Ocak 2011 Salı

Fort Cochin’in dev balıkçı ağlarına takılan balıklar... COCHIN - HİNDİSTAN


Kochin
25 Ocak 2011
Sabah 5’te varınca insanın doğal olarak konuşmaya pek hali olmuyor. Dolayısıyla hemen sızdık. 9 gibi uyandığımızda hem yolculuğun hem de az uykunun verdiği sersemlik vardı üzerimizde ama yine de keşfedeceğimiz bir şehir olmasının verdiği heyecanla kendimizi sokaklara attık.
Evde Hamad ile birlikte Zülfü de kalıyordu. Her ikisi de Hindistan’ın iyi ailelerinden gelen, temiz, eli düzgün, işinde gücünde olan insanlardı. Sabah Hint kahvaltısı etmek için bir otelin restoranına gittik. Herşeyden tatmamız için bir sürü şey ısmarladılar, biz de ellerimizle mercimekten yapılan dosaya, idliye daldık.
Ertesi sabah Backwaters turu yapmak için Allepey’e geçmek istediğimizden burada tek bir günümüz vardı ve görebileceğimiz herşeyi görmek istiyorduk. Kahvaltıdan sonra bizi Fort Cochin’e giden teknelerin olduğu iskeleye bıraktılar. İstanbul’daki şehir hatları vapurları misali burada da tekneler vardı adalar ve ana kara arası.
10 dakikalık bir yolculuk sonrasında Fort Cochin’e vardık. İlk adımda bizim İstanbul’daki Prens Adaları’nı anımsattı. Tabi faytonsuz olanından. Kerala eyaleti, Hindistan’ın Kominizm ile yönetilen 2 eyaletinden biriydi. Güncel hayatta diğer eyalettekilerinden hiçbir farklılık yoktu. Sadece daha düzenli ve organize görülüyordu. Yolda, yaya kaldırımı bile vardı. En çok hoşuma giden de bir yere olan mesafeyi gösteren trafik levhalarındaki o yere gelindiği takdirde ‘0’ km olarak göstermesi oldu.

Dev balık ağları
Fort Cochin’de Kochin’in simgesi haline gelmiş, yerel adıyla Cheevala olarak bilinen Çin devasa balık ağlarını görmeye gittik. Ağlar, hamak misali bambular üzerine gerilip deniz üzerine yatay olarak tuturulmuştu. Bambulardan uzanan iplere bağlı taşlarla dengelenmişti. Herbiri  yaklaşık 20 metrelik bir alana kurulmuştu. Teknik olarak diğer avlanma tekniklerinden biraz farklıydı. Ağlar, denize bırakılıp birkaç dakika bekletilip nazikçe aşağı yukarı 6 balıkçı tarafından tek seferde kaldırılıyordu. Tüm bu 6 balıkçı ağı sudan çıkarırken de aparatın dengesini kesinlikle bozmaması gerekiyordu.
Bir süre bu balıkçıları izledikten sonra yolumuza devam etmeye karar verdik. Deniz kenarından biraz yürüdükten sonra içerilere doğru girdik. Karşıma en sevdiğim çiçeklerden Hibiscus çıktı. O kırmızı açmış kocaman çiçekleriyle yine muhteşem gözükünce dayanamadım ve bir tanesini koparıp saçlarıma taktım. Yürüdükçe insanların bana bakıp gülmesi üzerine durumda bir tuhaflık olduğunu sezinledim. Fort Cochin’in ünlü katedraline girdiğimizde orada görevli bir Hintli kadın beni en sonunda uyardı. Meğerse bu Hibiscus çiçeğini kim kafasına takarsa, ona herkes deli gözü ile bakıyormuş. Bir nevi bizdeki huni yani. Peki dedim, doğru söze ne hacet, boşa değil onca sene her gördüğümde bu çiçeklere yapışıp saçıma iliştirmem. Desinler, değişemem!
Ardından Yahudi mahallesine gittik. Burada birçok antika dükkanı vardı. Muhteşem ve gerçekten de çok pahalı parçalarla doluydu. Her dükkanın içinde de küçük bir cafe veya restoran bulunuyordu. Fiyatları el yakan cinsinden. Durum böyle olunca birer paket bisküvi alıp iskeleye gittik. Güya Hamad’lara akşam yemek pişirecektik ama yine bisküviyi fazla kaçırdığımdan dolayı ne yemek yapacak ne de yiyecek halim kaldı. Zaten İrem de biraz grip gibiydi. Sıra ona gelmişti.

Yahudi Mahallesi
7 gibi en sonunda Hamad’lar bizi gelip aldılar. Bu yaz Türkiye’ye gelmeye düşünen Hamad’a 15 günlük bir gezi rotası çıkardık. Başlangıç noktası tabi ki İstanbul ve özellikle de Sultanahmet Camii. Zira Osmanlı zamanında Yemen Valiliği’ni yapan ve öldüğünde Sultanahmet Cami’sine gömülen Hamad’ın büyük büyük büyük babasıymış. Zaten kendisi de müslüman bir aileden geliyordu. Ailesi çoktan gidip ziyaret etmiş, sıra onda idi.
Birkaç bara uğrayıp birkaç şey içtikten sonra eve dönüp İrem ile kelimenin tam anlamıyla bayıldık. Ertesi gün Hindistan’a gideceğimizi söylediğimiz herkesin bize bahsettiği, uğramadan gelmeyin dediği Uzakdoğu’nun Venedik’i olan Backwaters’ı görmeye gidecektik...


Kochin
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder