3 Ocak 2011 Pazartesi

Kim demiş Goa’da topuklu giyilmez diye, mühim olan fırsatları değerlendirebilmek, özellikle de millerce yanında taşımışsan... GOA - HİNDİSTAN

Yengeçler....
Chapora...
3 Ocak 2011
Chapora’ya vardığımızda turumuza başlamadan evvel taze meyva sularımızla kendimize geldik. Bir gece evvel amcaların yanında tanıştığımız ve biz giderken arkamızdan herkese ‘bunlar çok güzel insanlar’ diye bağıran Rajakistan’dan gelip Goa’ya yerleşmiş Raj’ı gördükten ve ayaküstü biraz konuştuktan sonra limana doğru gittik. Nehir, Chapora kıyısında bir gölet haline geliyordu. Kıyıda birçok balıkçı teknesi vardı. Çok kirliydi ama etrafındaki yeşillik bizi yine bizden alıp götürmüştü. Huşu içinde yürürken kıyıdan, kumun üzerinde küçük küçük deniz kabukları gördük, ne olduklarını tam olarak çıkaramayıp iyice inceleme altına aldığımızda, bu kabukların hareket ettiğini ve bizim de yengeçlerin doğumuna şahit olduğumuzu fark ettik. Az ileride de yengeçlerin kabuklarından çıkarken önce tek kıskaçlarını çıkardıklarını ve o tek kıskaç üzerinde bir süre ileri geri gittiklerini gördük. Orada bizi köpekler kovalayıncaya kadar kaldık.
Nehir kıyısında keyifli bir restoran bulup hemen yerleştik; İrem biraz hamakta uyudu, bense kitap okudum. Restoranı Rus aileler basmaya başlayınca oradan ayrıldık, gece Erkin ve Onur’un geldiğimiz ilk gün bizi götürmeye söz verdikleri kumarhaneye gitmek için hazırlanmak üzere eve döndük.
Casino Royal. Gönül isterdi tabi James Bond karakterini oynayan Daniel Craig'i görmek. Ama bunu beklemek ve istemek muhtemelen haddini aşmak ile eş anlamlı. Dolayısıyla, hayallerimiz daha mütevaziydi. Mesela hiç para kaybetmemek...
Salı gününü seçmemizin nedeni ise bayanların giriş ücret ödememeleri idi. Casino, nehirde karaya bağlı duran bir gemiydi, yasalar gereği. Yine de buraya varmak için Panaji’den bir tekneye biniliyordu ve 10 dakika içinde de varılıyordu.
Giyindik, kuşandık ve süslendik. Beni en çok mutlu eden ise ‘Belki’ umuduyla ta İstanbul’dan buraya kadar yanımda taşıdığım topuklu ayakkabılarımı giyme fırsatını bulmamdı. Oraya vardığımızda gece açık büfeden yemek yiyebileceğiz diye tüm gün aç kaldığımızdan önce restoranına daldık. Devamlı tabağımı doldurdum, tatlısından tuzlusuna, balığından, sebzesine kadar... Hayatımda bu kadar yemek yememiştim. Öyle ki masadan kalktığımda yürümekte zorluk çekiyordum. Pantolon düğmelerini açmak gibi bir lüksüm de yoktu, zira giydiğim tulum dapdar üzerime oturuyordu. Dolayısıyla patlamamak adına fazla içki içemedim. Bu yüzden de kumarhanenin tek ayığı bendim.
Yine de İrem ile barda aldık soluğu. Herşey bedava ya, hemen başladık kokteyl istemeye, White Russian dedik ama o ekstraya girdiği için içemedik, biz de Mojito gibi daha mütevazi bir içki ile başladık. Tüm gece de elimde aynı kadehle dolanıp durdum.
Çekici idi. Fişlerin sesi, insanlardaki yükselen adrenalin,sigara dumanı, kazananların suratındaki 'elindeki herşeyi her an kaybetme' riskinin verdiği gerginlik...

Rulet masasında bir Aslı...
Kafama takmıştım, bir ya da iki tur black jack oynayacaktım. Açılışın 200 rupiyle olduğunu öğrenince tek el oynamaya karar verdim. Çabuk bitti. Tek elde kaybettim. ‘Hay Allah’ diyip insanları inceleme işine geri döndüm. En renkli görüntüler rulet masasından geliyordu. ‘Hint işi’ rulette tek bir oyunda 100’lük fişlerden istenildiği kadar sayıya konulup oynanıyordu. 10.000’lik fiş alıp 5’er 10’ar tüm numaralara koyan kalantorları incelemeye başladım. Bir rakamla kazanıyorlarsa, oyun sonunda mutlaka kaybediyorlardı. Ama problem değildi onlar için, ceplerinden başka bir 10.000’lik banknot destesi çıkartıp oyuna devam ediyorlardı.
Fiş mantrası. Kendi dilinde ve her zaman kumarhanenin lehine.. Kasa her zaman kazanır.
Birkaç tur Erkin’in fişlerle oynadık. Gece sona erdiğinde sadece bayların girişte verdiği parayı kaybederek oradan ayrıldık. Yediklerimiz ve içtiklerimiz yanımıza kar kaldı. Gerçi fazla yediğimden, yeteri kadar içemediğim için bayağı kızdım kendime, o ayrı... Casino’dan bir sürü sarhoş grubu ile birlikte aynı servis teknesine binerek ayrıldık.
Gözlerimi kapadığımda topuklularımı yolculuk boyunca yeniden giyip giyemeyeceğimi merak ettim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder