9 Mart 2011
36 saat trenin üst ranzasından ayrılmadım, sigara içmek için tuvaleti ziyaret etmem dışında. Sıkıldığımı söyleyemem, devamlı uyudum, aralarda da kitap okudum. Hatta bilgisayarımı açıp film seyretmeye bile zamanım kalmadı. Yolum boyunca ilk defa kendimle başbaşa kaldığım ve kendimle olmaktan huzur duyduğum, ayrıca bir ayı aşkındır ilk defa bağdaş kurmayı başarabildiğim bu yolculuk sabah 7 sularında New Delhi istasyonunda sona erdi.
Geoffrey benden önce vardığı ve geceyi orada geçirdiği için Pahan Ganj’da bir oda tutmuştu. Bu yeni
ve deli şehirde otele
ulaşmanın zaman alacağını düşünüyordum ki gar Pahan Ganj’da çıktı. Peşime
takılan rikşaları duymamazlıktan gelerek ve birkaç kişiye de yol sorarak oteli
10 dakika içerisinde buldum.Geoffrey’i uyandırdım tabi ki. Zaten kahvaltı zamanı
gelmişti. Genelde ucuz otellerin ve pansiyonların bulunduğu, turistlerin
çoğunlukla tercih ettiği Ana Pazar’daydık. Jaisalmer trenimiz akşam üzeri 5’te
idi, ondan öncesinde yapmamız gereken sadece valizlerimizi emanete bırakmaktı.
O yüzden başkent Delhi’yi keşfe çıktık.
Şehir, antik ve yeni olmak üzere iki kısma
ayrılıyordu. Yeni kısım dedikleri İngilizlerin eseri. Yakınımızda olduğu için
biz de Yeni Delhi’den başladık. Öncesinde artık rutinleşmiş olan pansumana
gittim. Yaramı her gören doktor gibi gittiğim doktor da suratını ekşitti. İyiye
gittiğini söyledi ama yine de antibiyotik verdi, sadece önlem amaçlı 5 günlük.
Yeni Delhi modern binaları, alışveriş merkezi ile
düzenli görünüyordu. Meydana gittik, markaların olduğu. Burası gördüğüm diğer
Hindistan sokaklarından çok farklıydı, Avrupaiydi. Hiçbir şekilde Hintli
değildi. Yabancılık çektim. Eski Delhi’nin keşmekeş sokaklarına kendimi
attığımda ancak rahat ettim.Kalesi ile, pazarı ile, karmaşası ile artık aşina
olduğum kültürü yine karşımda buldum.
Bu çok hızlandırılmış turdan sonra bagajlarımızı aldık ve trenin kalkacağı istasyona gidip emanete bıraktık. Ufak birer çanta ve uyku tulumlarımız ile Jaisalmer’e, çöle doğru yola çıktık. 18 saatlik bir yolculuk ve benim trendeki 3. gecem olacaktı.
36 saat trenin üst ranzasından ayrılmadım, sigara içmek için tuvaleti ziyaret etmem dışında. Sıkıldığımı söyleyemem, devamlı uyudum, aralarda da kitap okudum. Hatta bilgisayarımı açıp film seyretmeye bile zamanım kalmadı. Yolum boyunca ilk defa kendimle başbaşa kaldığım ve kendimle olmaktan huzur duyduğum, ayrıca bir ayı aşkındır ilk defa bağdaş kurmayı başarabildiğim bu yolculuk sabah 7 sularında New Delhi istasyonunda sona erdi.
Geoffrey benden önce vardığı ve geceyi orada geçirdiği için Pahan Ganj’da bir oda tutmuştu. Bu yeni
Pahan Ganj |
Bu çok hızlandırılmış turdan sonra bagajlarımızı aldık ve trenin kalkacağı istasyona gidip emanete bıraktık. Ufak birer çanta ve uyku tulumlarımız ile Jaisalmer’e, çöle doğru yola çıktık. 18 saatlik bir yolculuk ve benim trendeki 3. gecem olacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder