4 Mayıs 2011 Çarşamba

Chiang Mai hala başkent olsaydı muhtemelen Bangkok gibi olacaktı. Allah korumuş!... CHIANG MAI - TAYLAND

4 Mayıs 2011
Erkenden düştüm yollara. Chiang Mai – Pai arası otobüsle 3,5-4 saatti ve biran önce Chiang Mai’de olmak istiyordum ki yapmam gerekenleri yapabileyim; gece kalacağım yeri ayarlama, alışveriş, etrafı dolaşma, Laos’a geçeceğim Tayland sınırındaki Chiang Khong’a otobüs bileti alma.
Öğlen 1 gibi şehre geldiğimde önce ertesi gün için biletimi ayarladım. Sıra geceyi geçireceğim yeri ayarlamaya gelmişti. Antik şehre doğru yürüdüm. Elimdeki haritada herşey ne kadar yakın gözüküyor olsa da pratikte o kadar yakın olmadığını fark ettim.
Antik şehir, Burmalıların akınlarını önlemek için 700 yıl evvel inşa edilmiş surların içinde kalıyordu. Şehirde toplamda 300’den fazla tapınak vardı. Fakat mimarisi Tayland’ın diğer kısımlarından daha farklıydı. 13 ve 14. yüzyıllardaki Lanna döneminden  izler taşıyordu; kapıdaki aslan figürleri, yüksek tabanlı chediler vb.
İkinci büyük şehir olmasına rağmen sakindi. Bangkok gibi deli bir trafik, koşuşturan insanlar yoktu etrafta. Her yerde yoga, meditasyon ve Tai masajıyla ilgili kursların ilanları vardı. Tayland’da tanıştığım birçok kişi burada masaj kursu almıştı. Fiyatlar da özellikle güneye göre çok daha ekonomikti.
Pansiyonların bulunduğu yere ulaşmam yine de 2 saatimi aldı. Bu sefer bir hostelde kalacaktım. Fazla düşünmeden ilk bulduğum yatakhaneye çantamı bırakıp oda arkadaşlarımla muhabbet dahi etmeden kendimi dışarı attım.
Hindistan’da Kerala’dan bu yana bozuk fotoğraf makinam ve ben dolanıyorduk. İrem’in makinası olduğu için Tayland’a kadar idare etmiştim. Tayland’da da beni misafir eden evsahiplerinin makinalarını kullandığımdan pek ihtiyacım olmamıştı. Ama şimdi başka ülkelere gidiyordum ve muhtemelen tek başıma seyahat edeceğimden mutlaka elden düşme de olsa bir makinaya ihtiyacım vardı. Pai’de tanıştığım İsrailli çiftin tavsiyesi üzerine şehirdeki en büyük alışveriş merkezine gittim ve muhtemelen Tayland’daki en ucuz makinayı aldım. Eski makinam gibi değildi ama idare edecektim artık.
Bu işi de aradan çıkardıktan sonra etrafta dolanmaya başladım. Chiang Mai güzel bir şehirdi, ama yine de fazlasıyla Batılı etkisi altındaydı. Antik şehirde birbiri ardına sıralanmış cafeleri, restoranları, barları ve içinde oturan beyaz topluluğu ile turistik bir yer olduğu kesindi. Güya artık sezon dışıydı. Çok fazla turist vardı...
Sadece birkaç tapınak gezebildim. Buraya özgü atraksiyonlardan olan kaya tırmanışlarını, trekkingi başka baharlara bırakıp yatakhaneye gittim.
Artık heyecanlanabilirdim. Ertesi gün yepyeni bir ülkeye gidiyordum...

 

 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder