28 Nisan 2011 Perşembe

Sınırı ihlal ettim, yanlışlıkla Myanmar’a girdim... THREE GOLDEN PASS - MYANMAR

Aile-m
28 Nisan 2011
Tayland’ın 4 ülkeyle sınırı bulunuyordu; Laos, Kamboçya, Malezya ve Myanmar (Burma). Buradaki turistler birkaç aydan sonra devamlı vize yenilemek için bu ülkelerden birine girip çıkıyorlardı. Hatta artık o kadar popülerdi ki bu işlem, turizmde bir iş alanı haline gelmişti.
Myanmar’a gitmek çok istiyordum. Daha gelmeden evvel George Orwell’in Burma Günleri’ni okumuş, iyice gaza gelmiştim. Ama gidersem Tayland vizem iptal olacak ve tekrar dönmek için para verecektim. Gitmezsem de içimde patlayacaktı. En sonunda Sanghklaburi yakınlarındaki Golden Pagodas adlı sınır kapısında günlük geçişlerin olduğunu öğrendim. Pasaportumu Tayland sınırında bırakıp Myanmar’a girebilecektim.
Kamyonet arkasından manzaralar...
Kaldığımız köyden sadece 1,5 saat uzaklıktaydı. İki araçla gitmemiz gerekiyordu. Sabahın köründe yola çıktık. Köyün içinden geçen otobüsle Sanghklaburi kavşağına kadar gittik. Şoför abi bizden para almadı. Oradan da bir mobiletle devam ettik.
Kasabaya adını veren 3 küçük pagoda karşıladı bizi. Pagodaların daha büyük olmalarını bekliyordum, insan boyunda olduklarını görünce bir hayalkırıklığı oldu benim için. Günün ilk hayalkırıklığıydı...
Sınır girişinde küçük bir kulübe vardı. Üzerinde günlük geçiş için gereken evraklar yazıyordu kocaman; pasaport fotokopisi, resim vs. Fotokopi nerede çektirebiliriz diye sormak için kafamı kulübeden uzattığımda memur, 4 senedir bu sınırın tamamiyle kapandığını ve geçişlere izin verilmediğini söyledi. Acıyla haykırdım; hayııırrr, olamazzz...
Three pagodas
En azından oralara kadar gelmişken bir fotoğraf çektirelim dedik. Daha güzel bir görüntü alabilmek için sınırdan biraz içeri yürüdük. Malum herşey sanat için. Kimsenin ses çıkarmadığını görünce şansımızı biraz daha zorladık, biraz daha içeri girdik. Hala elimizde kamerayla salak turistler şeklinde takılıyorduk. Şakalaşa şakalaşa, sanki normal bir yolda yürüyormuş gibi kendimizi biranda Myanmar sokaklarında bulduk...
Acaba ne kadar daha gidebilirizi tartışmaya başladık ki Myanmar tarafındaki memur abi koşa koşa, çığlık ata ata yanımıza geldi... Sınır ihlali. En aptal ifademle ‘A burası Myanmar mı?’ diyerek turist saflığı içerisinde savunmamı yaptım. Gerisin geri Tayland’a gönderildik. Pek hızlı oldu herşey. 15 saniye içerisinde gerçekleşip bitti.
Myanmar'a geldim...
15 saniyelik Myanmar tecrübesinden sonra hemen sınır kapısının oraya kurulmuş pazara gittik. Myanmar içkileri, sigaraları, ziynet eşyaları, ıvır zıvır satıyorlardı. Paul, ananas şarabı testi yaptığı tezgahlardan birinde oyalanırken tezgahın hemen yanındaki arka sokağa çıkan aralığa daldım, aptal aptal dolaşmaya başladım ki yine Myanmar’a girmiş olduğumu fark ettim. Bu sefer kesinlikle yanlışlıkla oldu. Pazarcıların başını belaya sokmamak için geldiğim yoldan aynen geri döndüm, kimseye görünmeden.
Burma günlerim beklediğim gibi gerçekleşmemişti, ama yine de birkaç saniye de olsa bu ülkede bulundum diyebilecektim.
Myanmar viskisi
Pazarcıların çoğu yan sokaktan gelen Burmalılardı. Çoğu aslında Tayland’a iltica etmek istiyordu. Ülkenin durumunun karışık olduğundan şikayet ediyorlardı. Hala politik bir denge kurulamamış, fazlasıyla şiddet vardı. Çocuklar da bu şiddetin parçası halinde öldürüyorlardı. Askerler tarafından. Kaçak olarak Tayland’a girmeye çalışıyorlardı. O yüzden buralarda birçok kontrol noktası vardı. Tai askerleri her aracı durdurup içini kontrol ediyorlardı ve kimlikleri istiyorlardı. Hala Burmalılarla Taileri ben ayıramıyordum ama onlar farkı iyi bildiklerinden doğrudan onlara evraklarını soruyorlardı. Benden pasaport bile istememişlerdi yabancı olduğumu görünce. Kontrol sadece Burmalı kaçaklar içindi.
Sanghklaburi’ye geldiğimizde Tayland’ın en uzun ahşap köprüsünün üzerinden yürüyüp tapınağa 
Myanmar manzaraları
gittik. Genelde keşişler kadınlarla pek konuşmuyorlardı, dini sebepler gereği. Ama Paul ile gittiğimizden ve Paul daha önce buraya gelip birkaç arkadaş edindiğinden güzel bir muhabbet ortamı oldu. Her Tai evlenmeden önce ya da başka nedenlerden ötürü bir süre keşiş oluyordu; 15 gün, 1 ay vb. Buradaki keşişlerden birkaçı da bu görevlerini yapmak için buradaydılar. İnzivaları bitince de gündelik hayatlarına, işlerine, sevgililerine geri döneceklerdi.     


Otostop yaptığımız kamyonetteki arkadaşlar..
Köye dönüşümüzde otostop yapmaya karar verdik. Tapınaktan çıktığımızda şehir merkezine bizi bir ‘ladyboy’ götürdü. Tayland’ın kırsalında da vardılar. İşin en takdir ettiğim kısmı da fahişelik yapmak zorunda kalmamalarıydı. Her türlü işte çalışabiliyorlardı. İnsanlar da benimsemişti.
Şehir merkezinden köye bir kamyonetin kasasında gittik. Bizimle birlikte 3 Tai genç de vardı. Ellerinde gitarlar. Yolda bir marketten biralarımızı alınca da keyfimiz pek bir yerine geldi.  Tayland’da geçirdiğim en güzel 3 gündü. Güney güzeldi ama çok turistik ve gürültülüydü. Tatil içindi. Ama kültür için kesinlikle uygun değildi. Şu aile ile geçirdiğim birkaç gün içerisinde 1 aydan bu yana öğrendiğimden daha çok şeyi öğrenmiştim. Mutluydum, amacıma ulaşmıştım. Ayrılırken Türk usulü kocaman sarıldım.

Myanmar manzaraları

Sanghlaburi manzaraları...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder